Haber Detayı
12 Ağustos 2011 - Cuma 00:29 Bu haber 7219 kez okundu
 
Arkeolojik kazı çalışmaları tamamlandı
Arşiv Haberi
Arkeolojik kazı çalışmaları tamamlandı

Konya Müze Müdürü Zeki Oral’ın 1949 yılında kalıntılarını tespit etmesiyle başlayan Kubadabad Sarayı kazılarında aradan geçen 62 yıla rağmen hala istenilen düzeye gelinemedi. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rüçhan Arık başkanlığında ve Prof. Dr. Oluş Arık ile Prof. Dr. A. Osman Uysal’ın kontrolünde gerçekleştirilen kazılara, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sağladığı maddi desteğin dışında başka bir kaynak ayrılmıyor. Genel bütçeden bu yıl ki kazılar için 40 bin lira ödenek ayrıldığını anlatan Prof. Dr. Rüçhan Arık, “Bu rakam daha sonra yapılan ilave 10 bin lira ile 50 bin lira’da kaldı ve ödeneğimiz bittiği için 40 gün önce başladığımız çalışmaları sonlandırmak zorunda kaldık” dedi. Kubadabad Sarayı’nın alanındaki tek örnek olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Arık, Kubadabad’ın ayağa kaldırılabilmesi için verilen maddi desteğin ivedilikle ele alınması gerektiğini söyledi. Bilim insanı olarak kazılara sponsor bulma arayışına giremeyeceklerini ifade eden Arık, şöyle devam etti: MİLLİ SARAY OLMALI Biz bu konu ile ilgili olabilecek kurum ve kuruluşlara bu ihtiyacın gerekliliğini duyurmaya çalıştık, ama maalesef sonuç alamadık. Kazıların yeniden başlatılmasının 30. yılı nedeniyle Beyşehir Belediyesi’nin sponsorluğunda gerçekleştirilen sempozyumda bu konu tekrar gündeme geldi. Başta Konya Valisi (Aydın Nezih Doğan) olmak üzere ilgili tüm kurum ve kişilere buranın neden önemli olduğu ve Kubadabad ile ilgili yapılması gerekenler yerinde anlatıldı. Bu noktada bizim önerimiz; Kubadabad’ın milli saray statüsüne geçirilmesidir. Bu gerçekleştirildiği taktirde TBMM sürecin baş aktörü olacaktır.” İSPANYA BUNU BAŞARDI Kazıların önemini anlatabilmek amacıyla yetkililere İspanya’daki Medinetü’z-Zehra Sarayı’nı örnek gösterdiklerini anlatan Prof. Dr. Arık, Cordoba kenti yakınlarında yer alan Endülüs döneminde inşa edilmiş bu sarayın kalıntılarının yıllarca süren kazılar sonucu ortaya çıkarıldığını ve yeniden inşa edilerek ayağa kaldırıldığını vurguladı. Prof. Dr. Arık, Medinetü’z-Zehra Sarayı’nda yapılan çalışmalar neticesinde bugün bölgeye akın akın turistler gittiğini ve bölge için ciddi bir gelir kaynağı oluşturduğunu kaydetti. M.Ö. 3 BİNİN İZLERİ VAR Amaçlarının kısıtlı bütçelerle kısa süreli kazılar yapmak olmadığının altını çizen Prof. Dr. Arık, 30 kişilik ekip yerine başında öğretim görevlilerinin ve öğrencilerin olduğu 150-200 kişilik ekiplerle çalışmayı ve en az 3 kat daha hızlı çalışmayı arzuladıklarını söyledi. Kazı yapılan bölgede sadece Selçuklu medeniyetinin izlerinin bulunmadığını belirten Prof. Dr. Rüçhan Arık, “Yeni kazılar sonucunda buranın geçmişinin pre-historic yani tarih öncesi dönemlere dayandığını tespit ettik. Milattan önce 3’üncü bin yılda yerleşimin olduğu bir alan; gerçekten insanları buraya getirmek için önemli bir atraksiyon aracı olacaktır. Kazılar neticesinde ortaya çıkarılan bulgular cam bölmelerde sergilenebilir, insanların rahatça görebilmeleri adına gezi yolları düzenlenebilir. Tüm bunların yanında burada birde inanılmaz doğal güzellikler var. Bakın tam karşımızda Kız Kalesinin yer aldığı üç bin metrekarelik nefis bir ada var. Biz orada 5 yıl çalıştık ve ancak yarısını ortaya çıkarabildik. Burada hem Bizans hem de Selçuklu var” dedi.     KUBADABAD 775 YAŞINDA Prof. Dr. Arık, Kubadabad Sarayı’nın önemine ilişkin bilgileri de paylaştı. Arık’a göre, Kubadabad; Müslüman Türk dünyasında kazısı yapılan, planı, süslemesi, altyapısı ortaya çıkarılan yegane saray. Kubadabad, ayrıca Orta Asya ve Çin saraylarının özelliklerini taşıyan Edirne ve İstanbul Topkapı saraylarının da öncüsü. Arık, Büyük Saray içerisinde taht salonu, divan, yanında sultanın bürosu, onun yanında süslü bir dolap kalıntılarının da gün yüzüne çıkarıldığını kaydetti. Burada bulunan eserlerin Karatay Müzesi’nde sergilendiğini anlatan Arık, Kubadabad Sarayı’nın 775 yıllık tarihi geçmişinin, Türk İslam medeniyetinin diğer medeniyetlerden üstünlüğünü de gözler önüne serdiğini ifade etti. TUVALETİ BİZDE GÖRDÜLER Arık, sözlerini şöyle tamamladı: “Çok sayıda hamamın, tuvaletin, muhteşem bir biçimde tasarlanmış su ve kanalizasyon altyapısının varlığı bizlere gösteriyor ki, Selçuklu Medeniyeti gerçekten büyük ve kadim bir medeniyet. Bugün medeniyetin merkezi olduklarını iddia eden Fransızların meşhur Versay Sarayı’nda 1768 yılına kadar işleyen bir tane tuvaletin olmadığı, 1789 yılında Fransız Devrimi’nden sonra bütün sarayda sadece 9 adet tuvaletin olduğu ve bunlar sadece kral ve yakın aile üyelerine ait olduğu gerçeğini görünce gerçekten Selçuklu’nun büyüklüğünü bir kez daha anlıyorsunuz.”  
Kaynak: Editör:
Etiketler: arkeolojik, kazı, çalışmaları, tamamlandı,
Yorumlar
Haber Yazılımı